Portakal suyu, Amerika'da en sık tüketilen meyve suyu olmaya devam eder. ABD Tarım Bakanlığı Ekonomik Araştırma Servisi tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, birçok kahvaltı masasında olmasına rağmen, portakal suyunun yararları tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, birkaç nedenden dolayı sağlıklı bir içecektir.
C Vitamini sağlar
Günde en az iki bardak portakal suyu içmek, vücuttaki C vitamini konsantrasyonunu yüzde 40 ila 64 oranında artırır. Eylül 2003'te yayınlanan “Amerikan Klinik Beslenme Dergisi” nde yayınlanan söz konusu çalışma, insan vücudu tarafından sentezlenemeyen temel bir vitamin olan C vitamini, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı koruyan önemli bir antioksidandır. , doku hasarına ve erken yaşlanmaya neden olabilecek moleküllerdir. Enflamatuar reaksiyonlar artmış insülin direncinin, Tip 2 diyabetin ve aterosklerozun yaygın bir sebebi, yağ birikimi nedeniyle kan damarı duvarlarının sertleşmesine neden olur. Nisan 2010'da yayınlanan “Amerikan Klinik Beslenme Dergisi” nde yayınlanan bir çalışmada belirtildiği gibi, yüksek karbonhidratlı, yüksek yağ içeren bir öğünle birlikte portakal suyu alımı, vücutta iltihabın oluşmasını önler, bu da vücutta enflamasyonun ortaya çıkmasını önler. İnsülin direnci ve ateroskleroz gelişimine karşı önleyici tedbir.
Diyastolik Kan Basıncını Arttırıyor
Düzenli portakal suyu tüketimi, diyastolik kan basıncını artırabilir, “Amerikan Klinik Beslenme Dergisi” tarafından Ocak 2011'de yayınlanan bir çalışmayı önerir. Bu çalışmaya göre, portakal suyu, suda çözünür sağlıklı bir bitki pigmenti olan hesperidin içerir. Hesperidin, hassas hastalarda küçük kan damarlarının aktivitesini, kan basıncını ve kardiyovasküler risk biyobelirteçlerini azaltmayı sağlar.
Kötü Kolesterol Seviyelerini Azaltır
Düzenli portakal suyu tüketimi, hastalarda düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol seviyelerini düşürebilir yüksek kolesterol ile, “Beslenme Araştırması” nın Ekim 2010 sayısında yayınlanan bir çalışmayı önermektedir. Ancak, bu kan kolesterol seviyesindeki iyileşmenin arkasındaki mekanizma hala belirsizdir. Bu gerçeği daha da ileri götürmek için ileri çalışmalar ve klinik denemeler gereklidir.