Sodyum, hücre dışında bol miktarda bulunan önemli bir mineraldir ve kan hacmini ve basıncını düzenlemeye yardımcı olur. Bunu bir "su mıknatısı" olarak düşünün. Örneğin, kan sodyum konsantrasyonundaki bir artış, suyun kana kaymasına neden olur. Kandaki sodyumdaki değişim hücrelerin şişmesine veya küçülmesine neden olabilir. Kan sodyum konsantrasyonu dolaylı olarak anjiyotensin, anti-idrar söktürücü hormonlar ve direkt olarak minerakokortikoidlerden etkilenir. Anjiyotensindeki artış, böbreklerde sodyumda bir düşüş hisseden mekanizmalar tarafından tetiklenir. Anjiyotensin üretimi, sonuç olarak adrenal bezlerin aldosteron salgılaması için artan stimülasyonla sonuçlanır - böbreklerde sodyum emilimini artıran ikincil bir hormon olan aldosteron salgılar.
Antidiüretik Hormon
hipotalamus tarafından ve düşük kan hacmi veya artmış sodyum konsantrasyonu sonucunda arka hipofiz bezi tarafından salınır. Serbest bırakıldığında, ADH suyun yeniden emilimini artırmak için böbreklerde etkilidir. Bazı insanlarda, ADH aşırı salgılanır ve kandaki sodyum azalmasına neden olur. Küçük hücreli akciğer kanseri, aşırı ADH salgılanmasının yaygın bir nedenidir.
Mineralocorticoids
Bu hormon sınıfı esas olarak sodyum ve potasyumun doğrudan düzenlenmesinde rol oynar - ADH'nin aksine, suyu arttırmak suretiyle dolaylı olarak sodyum düzenleyen böbreklerde yeniden emilim. Aldosteron vücuttaki en önemli minerokortikoiddir ve böbreküstü bezinde üretilir. Aldosteron böbreklerdeki sodyum emilimini ve potasyum atılımını arttırır. Bazı insanlarda Aldosteron fazla salgılanır ve kan sodyumunda bir artışa yol açar.
Anormal Sodyumun Belirti ve Belirtileri
Düşük kan sodyum ile ilişkili semptomlar bulantı, konfüzyon, baş ağrısı, huzursuzluk, uyku hali ve koma. Kanı yüksek sodyumlu bir kişi de mide bulantısı, kusma, iştahsızlık, susuzluk ve halsizlik arttırabilir; ve, şiddetli olduğunda yüksek kan sodyumunun kas spazmlarına, sinirlilik, konfüzyona, nöbetlere ve hatta komaya neden olabilir.