1. Sodyum ve Potasyum Dengesi:
- Kimyasal patoloji testleri kan ve idrardaki sodyum ve potasyum düzeylerini ölçer.
- Hipertansiyon genellikle sodyum tutulması ve potasyum kaybıyla ilişkilidir ve bu da elektrolit dengesizliğine yol açar.
- Yüksek sodyum alımı ve düşük potasyum seviyeleri sıvı hacminin artmasına ve vazokonstriksiyona katkıda bulunarak kan basıncını yükseltebilir.
2. Renin-Anjiyotensin-Aldosteron Sistemi (RAAS):
- Kimyasal patoloji testleri, kan basıncının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlar olan renin, anjiyotensin ve aldosteron düzeylerini ölçer.
- Bazı hipertansiyon vakalarında RAAS'ın aşırı aktivasyonu söz konusu olabilir, bu da bu hormonların üretiminin artmasına ve ardından vazokonstriksiyona yol açabilir.
3. Lipid Metabolizması:
- Lipid profili testleri kolesterol, trigliseritler ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) kolesterol düzeylerini değerlendirir.
- Anormal lipit düzeyleriyle karakterize edilen dislipidemi, hipertansiyon için bir risk faktörüdür.
- Yüksek düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterolü ve yüksek trigliserit seviyeleri, ateroskleroz gelişimine ve damar direncinin artmasına katkıda bulunabilir.
4. Enflamatuar Belirteçler:
- Kimyasal patoloji testleri, C-reaktif protein (CRP) ve interlökin-6 (IL-6) gibi inflamatuar belirteçleri ölçer.
- Kronik inflamasyon hipertansiyon gelişimi ile ilişkilendirilmiştir.
- Yüksek inflamatuar belirteçler, hipertansiyon da dahil olmak üzere kardiyovasküler olay riskinde artışa işaret edebilir.
5. Böbrek Fonksiyonu:
- Böbrek fonksiyon testleri kreatinin, üre nitrojen düzeylerini ve tahmini glomerüler filtrasyon hızını (eGFR) değerlendirir.
- Böbrek fonksiyonlarının bozulması sıvı tutulmasına ve sodyum dengesizliğine yol açarak hipertansiyona katkıda bulunabilir.
- Kronik böbrek hastalığı hipertansiyonla ilişkili yaygın bir komorbiditedir.
6. Endokrin Bozuklukları:
- Kimyasal patoloji testleri, hipertansiyona neden olabilecek veya hipertansiyona katkıda bulunabilecek altta yatan endokrin bozukluklarının belirlenmesine yardımcı olur.
- Hipertiroidizm, Cushing sendromu ve feokromasitoma gibi durumlar kan basıncının yükselmesine neden olabilir.
7. İlaç İzleme:
- Terapötik ilaç izleme, hipertansiyonun yönetilmesinde kimyasal patolojinin önemli bir yönüdür.
- Kandaki ilaç seviyelerinin ölçülmesi, optimal dozajın sağlanmasına, olumsuz etkilerin en aza indirilmesine ve antihipertansif ilaçlara uyumun izlenmesine yardımcı olur.
8. Genetik Faktörler:
- Genetik test, artan hipertansiyon riskiyle ilişkili spesifik genetik varyantlara sahip bireyleri tanımlayabilir.
- Kimyasal patoloji testleri, kan basıncının düzenlenmesi ve sodyumun işlenmesiyle ilgili genetik belirteçlerin analizinde rol oynar.
Kimyasal patoloji, çeşitli biyokimyasal parametreleri ve belirteçleri analiz ederek, hipertansiyonla ilişkili altta yatan mekanizmalar ve risk faktörleri hakkında değerli bilgiler sağlar. Bu bilgiler sağlık profesyonellerinin hipertansif hastaların tanı, tedavi ve takibine ilişkin bilinçli kararlar almasına yardımcı olur.