Ebeveynler aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli duygular yaşayabilir:
- Üzüntü ve yalnızlık :Ebeveynler çocuklarının günlük etkileşimlerini, konuşmalarını ve fiziksel varlığını özleyebilirler.
- Kaygı ve endişe :Ebeveynler, özellikle de yeni zorluklarla veya sorumluluklarla karşı karşıya kalıyorlarsa, çocuklarının iyiliği konusunda endişe duyabilirler.
- Suçluluk :Bazı ebeveynler, yeni buldukları bağımsızlıktan dolayı kendilerini rahatlamış veya mutlu hissettikleri için kendilerini suçlu hissedebilirler ve çocuklarının ayrılışından dolayı yalnızca üzülmeleri gerektiğine inanabilirler.
- Amaç kaybı :Hayatlarını çocuklarını yetiştirmeye odaklayan ebeveynler, bu bölüm sona erdiğinde hayatlarında anlam ve doyum bulmakta zorlanabilirler.
- Evlilik sorunları :Çocukların ayrılması bazen evlilikteki temel sorunları büyütebilir veya çiftin dinamiğinde değişikliklere yol açarak olası çatışmalara veya düzenlemelere yol açabilir.
- Depresyon :Ağır vakalarda, boş yuva sendromu, özellikle diğer stres etkenleriyle veya zihinsel sağlık sorunlarıyla birleştiğinde depresyona katkıda bulunabilir.
Tüm ebeveynlerin boş yuva sendromu yaşamadığını ve duyguların yoğunluğunun değişebileceğini unutmamak önemlidir. Çoğu ebeveyn sonunda hayatlarındaki değişikliklere uyum sağlar ve uyum sağlamanın yollarını bulur. Ayrıca şunu da belirtmekte yarar var ki, bu durum çocukları üniversiteye gitmek veya başka sebeplerle ayrılan ebeveynlerle sınırlı değil; aynı zamanda yetişkin çocuklar uzun süre eve döndüklerinde veya ebeveynlerine yakın fiziksel ve duygusal bağımlılık sürdürdüklerinde de ortaya çıkabilir.