1. Nörotransmitter dengesizlikleri: Şizofreni, beyindeki bazı nörotransmiterlerin, özellikle de dopamin ve glutamatın anormal seviyeleri veya işleyişi ile ilişkilendirilmiştir. Dopamin aktivitesinin fazlalığının halüsinasyonlar ve sanrılar gibi pozitif semptomlara katkıda bulunduğu düşünülürken, glutamat aktivitesindeki azalmanın sosyal geri çekilme ve motivasyonun azalması gibi negatif semptomlarla bağlantılı olabileceği düşünülüyor.
2. Beyin anormallikleri: Nörogörüntüleme çalışmaları şizofreni hastalarında belirli beyin bölgelerinin yapı ve işlevinde farklılıklar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bunlar, çeşitli bilişsel süreçlerde, duygusal düzenlemede ve hafıza oluşumunda rol oynayan prefrontal korteks, hipokampus ve temporal loblarda hacim azalması veya anormal aktiviteyi içerir.
3. Genetik: Genetik çalışmalar şizofrenide güçlü bir genetik bileşen tespit etmiş, bu da belirli genlerdeki kalıtsal varyasyonların hastalığın gelişme riskini artırabileceğini düşündürmektedir. Birden fazla genin rol oynadığı düşünülüyor ve araştırmacılar, genetik faktörlerin çevresel etkilerle nasıl etkileşime girerek şizofreniye katkıda bulunduğunu araştırıyorlar.
4. Gelişimsel anormallikler: Bazı teoriler, özellikle hamileliğin ikinci trimesterindeki fetal gelişim sırasındaki anormalliklerin, şizofreninin daha sonraki gelişiminde rol oynayabileceğini öne sürmektedir. Enfeksiyon, beslenme yetersizlikleri veya diğer doğum öncesi stres etkenleri gibi faktörler normal beyin gelişimini bozabilir ve bozukluk riskini artırabilir.
5. Bağışıklık sistemi işlev bozukluğu: Bazı çalışmalar bağışıklık sistemi fonksiyon bozukluğu ile şizofreni arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor. Örneğin, şizofreni hastalarında inflamatuar belirteçlerin seviyelerinde artış gözlenmiştir; bu durum semptomların gelişmesinde veya alevlenmesinde kronik inflamasyonun olası bir rolünü düşündürmektedir.
Şizofreninin karmaşık bir akıl hastalığı olduğunu ve kesin nedenlerinin henüz tam olarak anlaşılmadığını belirtmek önemlidir. Biyolojik faktörler önemli bir rol oynarken, çevresel ve psikolojik faktörlerin de gelişmesine ve ortaya çıkmasına katkıda bulunduğuna inanılmaktadır. Şizofreninin tam olarak anlaşılması ve etkili tedavisi için biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri dikkate alan kapsamlı bir yaklaşım gereklidir.