Artan Farkındalık:
Olası bir açıklama, zihinsel sağlık sorunlarına ilişkin farkındalığın artmasıdır. Ruh sağlığı kuruluşlarının ve kampanyalarının çabaları sayesinde kamuoyunun depresyon konusundaki bilgisinde ve anlayışında önemli bir artış olmuştur. Bu farkındalık muhtemelen daha fazla kişinin yardım aramasına ve teşhis konmasına katkıda bulunmuştur.
Teşhis Değişiklikleri:
Depresyonun tanı kriterlerinde zaman içinde meydana gelen değişiklikler de rol oynamış olabilir. Depresyon da dahil olmak üzere ruh sağlığı bozukluklarının tanı kriterleri, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından Teşhis ve İstatistik El Kitabı (DSM) aracılığıyla belirlenir. Yıllar boyunca DSM'de yapılan revizyonlar bazen depresyon tanısı için daha geniş veya daha kapsayıcı kriterlerin ortaya çıkmasına ve vakalarda belirgin bir artışa yol açmıştır.
Yaşam Tarzı Faktörleri:
Yaşam tarzındaki, sosyal normlardaki ve toplumsal baskılardaki değişiklikler ruh sağlığını önemli ölçüde etkiledi. Artan stres, daha uzun çalışma saatleri, azalan fiziksel aktivite ve bozulan uyku düzeni gibi faktörler, artan depresyon riskiyle ilişkilendirilmiştir.
Sosyal Medya ve Teknoloji:
Özellikle genç nesiller arasında sosyal medya ve teknoloji kullanımının artması, sosyal etkileşimleri ve iletişimi dönüştürdü. Gerçekçi olmayan güzellik standartlarına sürekli maruz kalmak, aşırı çevrimiçi karşılaştırma ve siber zorbalık, benlik saygısının azalmasına ve olumsuz benlik algısına katkıda bulunarak potansiyel olarak depresyona katkıda bulunabilir.
Tıbbi Durumlar ve İlaçlar:
Bazı tıbbi durumlar ve ilaçlar yan etki olarak depresyona yol açabilir. Sağlık hizmetlerindeki ilerlemeler ve daha uzun yaşam beklentileriyle birlikte kronik hastalıkların yaygınlığı da arttı ve bu da depresyon vakalarında potansiyel bir artışa yol açtı.
Genetik ve Biyolojik Faktörler:
Araştırmalar genetik ve biyolojik faktörlerin depresyonda rol oynayabileceğini öne sürdü. Bazı bireyleri depresyona daha duyarlı hale getiren veya çevresel stres faktörlerine karşı daha duyarlı hale getiren genetik bir bileşen olabilir.
Bakım Hizmetlerine Artan Erişilebilirlik:
Diğer bir faktör ise ruh sağlığı hizmetlerine erişilebilirliğin artmasıdır. Akıl sağlığı klinikleri, yardım hatları ve çevrimiçi terapi seçenekleri gibi daha fazla kaynağın mevcut olmasıyla, bireyler ruh sağlığı sorunları için yardım aramayı daha kolay bulabilirler.
Ruh Sağlığı Tutumlarında Kültürel Değişimler:
Akıl hastalığına yönelik toplumsal tutumlar zamanla değişmekte, daha kabul edici ve daha az damgalayıcı hale gelmektedir. Bu kültürel değişim, daha fazla bireyin zihinsel sağlık sorunlarını kabul etmesini ve profesyonel yardım aramasını teşvik edebilir.
Son 50 yılda depresyon bozukluğunda algılanan artışa yol açan şey muhtemelen tek bir nedenden ziyade bu faktörlerin birleşimidir. Depresyon tanısı konan daha fazla birey olsa da, bunun mutlaka bozukluğun yaygınlığında katlanarak bir artışa işaret etmediğini belirtmek önemlidir. Basitçe gelişmiş tanıma, teşhis ve raporlamayı yansıtabilir.