1. Klinik deneylerin ve araştırmaların sonuçlarının tüm nüfusa uygulanabilir olmasını sağlamak. Klinik araştırmalar çeşitlilik göstermediğinde, sonuçlar farklı nüfus gruplarına genelleştirilemeyebilir ve bu da sağlık eşitsizliklerine yol açabilir. Örneğin, yeni bir kanser ilacı için klinik araştırma yalnızca beyaz erkeklerde yürütülüyorsa, sonuçlar ilaca farklı tepkiler verebilecek kadınlara veya farklı etnik kökene sahip kişilere uygulanamayabilir.
2. Klinik araştırmalara ve araştırmalara katılan tüm katılımcıların sağlığını korumak. Araştırmacılar, klinik araştırmalara çok çeşitli katılımcıları dahil ederek belirli popülasyon gruplarına özgü olabilecek potansiyel riskleri ve yan etkileri belirleyebilirler. Örneğin, yeni bir tansiyon ilacı için klinik deney yalnızca genç ve sağlıklı yetişkinlerde yapılıyorsa, araştırmacılar ilacın yaşlı yetişkinlerde veya böbrek hastalığı olan kişilerde ciddi yan etkilere neden olabileceğini keşfedemeyebilirler.
3. Araştırma sürecine olan güveni artırmak. Klinik denemeler ve araştırmalar çeşitlilik göstermediğinde, tıbbi araştırmalarda yeterince temsil edilmediklerini veya dikkate alınmadıklarını hisseden dışlanmış topluluklar arasında güvensizlik yaratabilir. Bu güvensizlik, klinik araştırmalara ve araştırmalara katılımcı bulmayı zorlaştırabilir ve bu da tıbbi ilerlemenin hızını yavaşlatabilir.
4. Sağlık eşitliğini geliştirmek. Sağlıkta eşitlik, herkesin tam sağlık potansiyeline ulaşması için adil ve adil bir fırsata sahip olması anlamına gelir. Çeşitli klinik denemeler ve araştırmalar, farklı nüfus gruplarının sağlık hizmetlerine erişimde ve iyi sağlık sonuçlarına ulaşmada karşılaştığı engellerin belirlenmesine ve giderilmesine yardımcı olabilir. Örneğin, sigortasız kişilerin yüksek oranda olduğu bir toplumda yeni bir diyabet ilacı için klinik bir araştırma yürütülüyorsa, araştırmacılar bu kişilerin ilacı alırken karşılaştıkları zorlukları öğrenebilir ve bu zorlukların üstesinden gelmek için stratejiler geliştirebilirler.