1. Daral Arterler :Oksijenli kanı kalpten vücuda taşıyan arterler, ateroskleroz adı verilen bir durum olan yağ birikintilerinin (plak) birikmesi nedeniyle daralabilir. Arterler daraldıkça kan akışına karşı direnç artar.
2. Artan Kan Hacmi :Bazı durumlarda yüksek tansiyon, atardamarlardan akan kan hacminin artmasından da kaynaklanabilir. Bu, böbrek hastalığı veya hipertiroidizm gibi bazı tıbbi durumlar veya aşırı tuz alımı nedeniyle ortaya çıkabilir.
3. Artan Kalp Atış Hızı :Kalp daha hızlı attığında, her atışta daha fazla kan pompalar. Bu, kan basıncınızı geçici olarak yükseltebilir. Bununla birlikte, sürekli yüksek tansiyon genellikle hem kalp atış hızının artmasına hem de kan akışına karşı direncin artmasına neden olur.
4. Böbrek Fonksiyonu :Sağlıklı böbrekler vücuttaki sıvı ve elektrolit seviyelerini dengeleyerek kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Böbrekler düzgün çalışmıyorsa vücuttan yeterli sodyumu çıkaramayabilirler, bu da sıvı tutulmasına ve kan hacminin artmasına, dolayısıyla kan basıncının daha da yükselmesine neden olabilir.
5. Hormonal Dengesizlikler :Adrenalin (epinefrin) gibi bazı hormonlar kan basıncının geçici olarak yükselmesine neden olabilir. Kronik yüksek tansiyonu olan kişilerde, bu duruma katkıda bulunan altta yatan hormonal dengesizlikler olabilir.
6. Genetik Faktörler :Genetik aynı zamanda kan basıncının düzenlenmesinde de rol oynar. Belirli genler vücudun sodyuma, renine (kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olan bir hormon) veya kan basıncını etkileyen diğer faktörlere nasıl tepki vereceğini etkileyebilir.
Yüksek tansiyonun genellikle gözle görülür herhangi bir semptomu olmadığını ve yalnızca kan basıncı ölçümüyle tespit edilebileceğini unutmamak önemlidir. Düzenli kan basıncı takibi, kalp hastalığı, felç, böbrek yetmezliği ve diğer sağlık sorunları gibi komplikasyon riskini azaltmak amacıyla erken teşhis ve uygun yönetim açısından çok önemlidir.