İşte ayrıntılı bir açıklama:
Kan basıncı, kanın kan damarlarının duvarlarına uyguladığı kuvvettir. Atardamarlar kanı kalpten uzaklaştırır ve kanı kalbe geri taşıyan damarlardan daha yüksek kan basıncına maruz kalırlar. Bunun nedeni, kalbin, damarların direncine karşı kanı tüm vücuda pompalamak için yeterli basınç oluşturması gerektiğidir.
Atardamarların duvarları toplardamarların duvarlarından daha kalındır ve daha fazla düz kas içerirler. Düz kas, bilinçli bir çaba gerektirmeden kasılıp gevşeyebilen bir kas türüdür. Bir atardamardaki düz kas kasıldığında, atardamarın lümenini (iç boşluğu) daraltır, bu da kan akışına karşı direnci artırır ve kan basıncının yükselmesine neden olur. Düz kas gevşediğinde atardamarın lümeni genişler, bu da kan akışına karşı direnci azaltır ve kan basıncının düşmesine neden olur.
Bir atardamardaki düz kas miktarı, atardamarın dayanması gereken basınç miktarıyla doğrudan ilişkilidir. Atardamar ne kadar büyük olursa kan basıncı da o kadar yüksek olur ve daha fazla düz kas bulunur. Arteriol adı verilen en küçük arterler en kalın duvarlara ve en düz kaslara sahiptir çünkü en yüksek kan basıncına maruz kalırlar.
Atardamarlardaki düz kaslar aynı zamanda farklı organ ve dokulara kan akışının düzenlenmesinde de rol oynar. Vücudun belirli bir bölgeye daha fazla kan akışına ihtiyacı olduğunda, o bölgeyi besleyen atardamarlardaki düz kaslar gevşeyecek, atardamarların lümenleri genişleyecek ve daha fazla kanın akmasına izin verilecek. Tersine, vücudun belirli bir bölgeye daha az kan akışına ihtiyacı olduğunda, o bölgeyi besleyen atardamarlardaki düz kaslar kasılarak atardamarların lümenlerini daraltır ve kan akışını azaltır.
Özetle, atardamarlarda damarlardan daha fazla düz kas bulunur çünkü bunların daha yüksek kan basıncına dayanmaları ve farklı organ ve dokulara kan akışını düzenlemeleri gerekir.