Orta Çağ ve Rönesans'ta melankoli, dört mizaçtan veya doğuştan gelen kişilik tiplerinden biri olarak kabul edildi. Melankolik insanların düşünceli, yaratıcı ve entelektüel oldukları, aynı zamanda üzüntü ve umutsuzluğa eğilimli oldukları düşünülüyordu. Melankoli aynı zamanda deha ve delilikle de ilişkilendiriliyordu ve sanatçılar, yazarlar ve diğer yaratıcı insanlar için sıklıkla gerekli bir rahatsızlık olarak görülüyordu.
Modern psikolojide melankoli terimi hâlâ üzüntü veya depresyon durumunu tanımlamak için kullanılıyor ancak artık belirli bir kişilik veya mizaç türüyle ilişkilendirilmiyor. Bunun yerine depresyon, anksiyete ve bipolar bozukluk gibi çeşitli zihinsel bozuklukların belirtisi olarak görülüyor.