Artan Oksijen Alımı: Solunan basınçlı hava, normal havaya göre daha yüksek oksijen konsantrasyonuna sahiptir ve bu da vücuda oksijen alımının artmasına neden olabilir. Bu, yeterli oksijen almakta zorluk çeken astım veya KOAH gibi solunum rahatsızlığı olan kişiler için faydalı olabilir.
Nitrojen Narkozu: Daha yüksek basınçlarda, basınçlı havadaki nitrojen, alkolün etkilerine benzer şekilde vücut üzerinde narkotik bir etkiye sahip olabilir. Bu, muhakeme yeteneğinin bozulmasına, coşkuya ve net düşünme zorluğuna neden olabilir. Azot narkozu, derinlere inen dalgıçlar için özel bir endişe kaynağıdır.
Oksijen Toksisitesi: Basınçlı havanın yüksek basınçta uzun süre solunması oksijen toksisitesine yol açabilir. Bu durum nöbetler, kas seğirmesi ve bilinç kaybıyla karakterizedir. Oksijen zehirlenmesi, uzun süre su altında kalan veya derin dalışlardan çok hızlı yükselen dalgıçlar için bir risktir.
Barotravma: Çıkış veya iniş sırasında basınçtaki hızlı değişiklikler, basınç farklılıklarından dolayı dokularda hasar olan barotravmaya neden olabilir. Barotravma kulakları, sinüsleri, akciğerleri ve vücudun diğer kısımlarını etkileyebilir.
Dekompresyon Hastalığı (DCS): "Bükümler" olarak da bilinen DCS, yüksek basınçtan hızlı yükseliş nedeniyle vücut dokularında nitrojen kabarcıkları oluştuğunda meydana gelir. DCS ağrıya, eklem sertliğine, yorgunluğa ve nörolojik semptomlara neden olabilir. Ciddi DCS vakaları yaşamı tehdit edici olabilir.
Hipotermi: Soğuk basınçlı havanın solunması, özellikle soğuk suya daldırılan dalgıçlarda hipotermiye yol açabilir. Hipotermi, vücut ısıyı üretebileceğinden daha hızlı kaybettiğinde ortaya çıkar.
Basınçlı havanın solunmasının, potansiyel riskleri en aza indirmek için uygun güvenlik önlemlerinin ve eğitimin uygulandığı dalış veya tıbbi ortamlar gibi yalnızca kontrollü koşullar altında yapılması gerektiğine dikkat etmek önemlidir.