1. Hormonal değişiklikler: Kadınlar yaşamları boyunca ergenlik, hamilelik, menopoz ve doğum sonrası dönem de dahil olmak üzere bir dizi hormonal değişiklik yaşarlar. Bu değişiklikler ruh halinde dalgalanmalara neden olabilir ve depresyon riskini artırabilir.
2. Stresli yaşam olayları: Kadınların boşanma, dulluk ve çocuk bakımı gibi bazı stresli yaşam olaylarını deneyimleme olasılıkları daha yüksektir. Bu olaylar depresyon riskini artırabilir.
3. Çocukluk deneyimleri: Çocukluğunda istismara uğrayan veya ihmal edilen kadınların depresyona yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni, çocukluk çağı travmasının beyin gelişimini bozabilmesi ve beynin duyguları düzenleme biçiminde değişikliklere yol açabilmesidir.
4. Genetik: Depresyon ailelerde de görülebilir, dolayısıyla ailesinde bu bozukluk geçmişi olan kadınların bunu yaşama olasılığı daha yüksektir.
5. Sosyal ve kültürel faktörler: İş ve aile yaşamını dengeleme ihtiyacı gibi toplumsal beklentiler nedeniyle kadınlar genellikle erkeklere göre daha yüksek düzeyde strese maruz kalıyor. Ayrımcılık ve şiddete maruz kalma olasılıkları da daha yüksek olabilir, bu da depresyon riskini daha da artırabilir.
Tüm kadınların depresyon yaşamayacağını ve bu bozukluğu yaşayan birçok erkeğin de bulunduğunu unutmamak önemlidir. Ancak depresyona ilişkin risk faktörlerinin farkında olmanız ve bozukluğun belirtilerini yaşıyor olabileceğinizi düşünüyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından yardım almanız önemlidir.