Onun OKB'si, mikroplara ve kirlenmeye karşı aşırı isteksizlik, simetri ve düzen ihtiyacı ve tekrarlayan ritüeller ve rutinler gibi çeşitli şekillerde kendini gösteriyordu. Sık sık ellerini yıkamak ve duş almak için saatler harcıyordu ve kirli olduğuna inandığı nesnelere dokunmaktan kaçınıyordu. Ayrıca zehirlenme korkusu da vardı ve genellikle sadece özel hazırlanmış yiyecekleri yerdi.
Hughes'un paranoid şizofrenisi, zulüm ve büyüklük sanrılarıyla karakterizeydi. Hükümetin kendisini gözetlediğine ve büyük bir komplonun hedefi olduğuna inanıyordu. Ayrıca havayı kontrol etme yeteneği gibi özel güç ve yeteneklere sahip olduğuna da inanıyordu.
Hughes'un akıl hastalıklarının hayatı ve kariyeri üzerinde önemli bir etkisi oldu. Bunlar onun kamusal yaşamdan çekilmesine ve sonunda Las Vegas'ta bir otel süitine kapatılmasına yol açtı. Ayrıca daha sonraki yıllarda giderek daha münzevi ve eksantrik hale geldi.
Hughes, akıl hastalıklarına rağmen işinde ve havacılık girişimlerinde büyük başarılar elde etmeyi başardı. Havacılık alanında öncü olmuş ve havayolu sektörünün gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Aynı zamanda başarılı bir iş adamıydı ve birçok başarılı şirket kurdu.
Hughes'un hikayesi, akıl hastalığının zenginliği veya başarısı ne olursa olsun herkesi etkileyebileceğini hatırlatıyor. Bu aynı zamanda akıl hastalığı olan kişilerin hâlâ üretken ve başarılı yaşamlar sürdürebileceklerini de hatırlatır.