* İdeal vücut ağırlığına ilişkin medya mesajları: Medya sıklıkla dar ve gerçekçi olmayan bir vücut ağırlığı ideali sunar; bu da vücut memnuniyetsizliğine ve düzensiz yeme riskinin artmasına yol açabilir. Araştırmalar, zayıf modellerin görsellerine maruz kalmanın, vücut imajıyla ilgili olumsuz düşünce ve duyguları tetikleyebileceğini, bunun da diyet yapmaya ve davranışların kısıtlanmasına yol açabileceğini göstermiştir.
* Yemekle ilgili medya mesajları: Yiyecek veya diyet ürünlerine yönelik reklamlar sıklıkla kilo verme ve kısıtlamaya odaklanıyor ve zayıflığın nihai hedef olduğu fikrini sürdürüyor. Sosyal medyadaki diyet tavsiyeleri sıklıkla aşırı ve moda olan diyetleri vurguluyor.
* Sosyal medyanın sosyal karşılaştırma üzerindeki etkisi: Sosyal medya platformları sürekli karşılaştırma olanağı sunarak bireylerin fiziksel niteliklerini, başka birinin hayatının gösterişli dijital tasviriyle olumsuz bir şekilde karşılaştırmasına yol açıyor. Bu tür karşılaştırmalar vücut memnuniyetsizliğini ve düşük özgüveni besler.
* Yeme bozuklukları hakkında yanlış bilgi: Birçok çevrimiçi kaynak, yeme bozuklukları ve bunların tanı ve tedavisi hakkında yanlış veya yanıltıcı bilgiler sunmaktadır.
* Diyet ve fitness kültürünün desteklenmesi: Sağlık ve medya eğilimleri bazen kısıtlayıcı yaklaşımları aşırı vurgulayarak diyet kültürüne karışabilir ve yeme bozukluklarına karşı savunmasız bireylerin sağlıksız yeme kalıplarını benimsemesine yol açabilir.