1. Islak ve Soğuk Ortam :Birinci Dünya Savaşı sırasındaki hendekler genellikle suyla dolmuş ve çamurluydu, bu da hendek ayağının gelişmesi için ideal bir ortam oluşturuyordu. Askerler, ayakları sürekli neme maruz kalacak şekilde su dolu siperlerde uzun süre ayakta durmaya veya yürümeye zorlandı.
2. Kötü Ayakkabılar :Askerlerin giydiği botlar su geçirmez değildi ve çoğu zaman suyla ıslanıyordu. Soğuk sıcaklıklarla birleştiğinde bu, ayakların uzun süreli soğumasına ve maserasyonuna (yumuşama) yol açtı.
3. Hijyen Eksikliği :Siper savaşının sağlıksız koşullarında temel hijyeni sağlamak zordu. Askerler genellikle ıslak çoraplarını ve botlarını değiştiremiyordu, bu da neme ve bakterilere uzun süre maruz kalmalarına neden oluyordu.
4. Sıkıştırma ve Daraltma :Sıkı botlar ve ayak bandajları kan dolaşımını kısıtlayarak soğuğun ve nemin etkilerini artırıyor. Ayaklar şişip tıkandı, bu da dolaşımın daha da bozulmasına ve ayak çukuru riskinin artmasına neden oldu.
5. Kötü Beslenme :Askerler, kıtlık ve sınırlı yiyecek tedariki nedeniyle sıklıkla beslenme yetersizlikleri yaşadılar. C vitamini gibi bazı temel vitaminlerin eksikliği, yara iyileşmesinin bozulması ve enfeksiyona karşı duyarlılığın artması.
6. Hareketsizlik :Hendek savaşları, özellikle siperlerin çıkmaza girdiği zamanlarda, genellikle uzun süre hareketsiz kalmayı içeriyordu. Islak koşullarda uzun süre ayakta durmak veya oturmak ayakların kurumasını önleyerek onları hendek ayağına karşı daha savunmasız hale getirdi.
Bu faktörlerin birleşimi, Birinci Dünya Savaşı sırasında askerler arasında ciddi siper ayağı vakalarıyla sonuçlandı. Bu durum, tedavi edilmezse şiddetli ağrıya, su toplamaya, doku hasarına ve hatta kangrene neden olabilir. Hendek ayağı sadece askerlerin hareket kabiliyetini etkilemekle kalmadı, aynı zamanda uzun vadeli sağlık sorunlarına ve hatta ağır vakalarda amputasyona da yol açtı.