Hücresel yaşlanma:Hücreler tekrarlanan hücre bölünmesi döngülerine maruz kaldıklarında, sonunda hücresel yaşlanma durumuna ulaşırlar ve burada bölünme ve düzgün çalışma yeteneklerini kaybederler. Yaşlanan hücrelerin bu birikimi kanserin gelişmesine yol açabilir.
DNA hasarı:Bir kişinin yaşamı boyunca DNA, güneşten gelen ultraviyole (UV) radyasyon, çevresel toksinler ve hücresel metabolizma sırasında üretilen serbest radikaller gibi çeşitli zarar verici ajanlara sürekli olarak maruz kalır. DNA hasarı, kanser gelişimini tetikleyebilecek mutasyonlara yol açabilir.
Bağışıklık sisteminin zayıflaması:Bağışıklık sistemi, kansere dönüşme potansiyeli olanlar da dahil olmak üzere anormal veya hasarlı hücrelerin tespit edilmesinde ve ortadan kaldırılmasında çok önemli bir rol oynar. Ancak insanlar yaşlandıkça bağışıklık sistemlerinin etkinliği azalıyor ve bu da onları kanser hücrelerinin gelişimine ve büyümesine karşı daha duyarlı hale getiriyor.
Kronik inflamasyon:Kronik inflamasyon, artan kanser riski ile ilişkilidir. Yaşlandıkça vücutta çeşitli inflamatuar süreçler yaşanır ve uzun süreli veya kronik inflamasyon hücrelere zarar verebilir ve belirli kanser türlerinin gelişimine katkıda bulunabilir.
Değişen gen ekspresyonu:Zamanla, gen ekspresyon modellerinde değişiklikler meydana gelebilir ve potansiyel olarak onkogenlerin (hücre büyümesini ve bölünmesini destekleyen genler) aktivasyonuna ve tümör baskılayıcı genlerin (hücre büyümesini ve bölünmesini kontrol eden genler) etkisizleşmesine yol açabilir. Bu genetik değişiklikler kanserin başlamasında ve ilerlemesinde rol oynar.
Yaşam tarzı ve çevresel faktörler:Bazı yaşam tarzı seçimleri ve çevresel faktörler zamanla birikir ve kanser gelişimine katkıda bulunabilir. Tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite eksikliği, bazı kimyasallara ve kirleticilere maruz kalma gibi faktörler çeşitli kanser türlerinin riskini artırabilir.
Hücresel yaşlanma, DNA hasarı, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kronik inflamasyon, değişen gen ekspresyonu ve kümülatif çevresel faktörler de dahil olmak üzere yaşa bağlı bu değişikliklerin birleşimi, yaşlı bireylerde kanser görülme sıklığının artmasına katkıda bulunur.