1. Artan Hidrojen İyonu (H+) Salgısı :
- Böbrekler, yüksek kan pH'ına, idrardaki hidrojen iyonlarının salgılanmasını artırarak tepki verir. Bu, idrarın pH'ını düşürmeye yardımcı olur, böylece daha fazla H+ atılır ve bikarbonat (HCO3-) korunur.
2. Geliştirilmiş Bikarbonat Yeniden Emilimi :
- Solunum alkalozuna yanıt olarak nefronların proksimal kıvrımlı tübülleri, bikarbonatın tübüler sıvıdan kan dolaşımına geri emilimini artırır. Bu, bikarbonatın korunmasına ve vücuttaki alkalin rezervinin korunmasına yardımcı olur.
3. Geliştirilmiş Amonyak (NH4+) Üretimi ve Atılımı :
- Renal tübüller ayrıca solunumsal alkaloza yanıt olarak amonyak (NH4+) üretimini ve atılımını da artırır. Amonyak, H+ ile birleşerek amonyum iyonlarını (NH4+) oluşturarak tampon görevi görür ve bunlar daha sonra idrarla atılır. Bu ayrıca H+ ve bikarbonatın korunmasına da yardımcı olur.
4. Renin-Anjiyotensin-Aldosteron Sisteminin (RAAS) İnhibisyonu :
- Solunum alkalozu, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin aktivitesinde azalmaya yol açar. Bu, toplama kanalında sodyum ve suyun yeniden emilimini destekleyen bir hormon olan aldosteronun salgılanmasının azalmasına neden olur. RAAS'ın inhibisyonu, hücre dışı sıvı hacminin korunmasına yardımcı olur ve alkalozu daha da kötüleştirebilecek aşırı diürezi önler.
Bu böbrek mekanizmaları toplu olarak hidrojen iyonlarının atılımını arttırmak, bikarbonatın yeniden emilimini teşvik etmek, alkalin rezervlerini korumak ve renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini modüle etmek için çalışır. Bunu yaparak böbrek sistemi, solunumsal alkalozun etkilerini ortadan kaldırır, asit-baz dengesinin yeniden sağlanmasına yardımcı olur ve vücudun iç ortamını dar bir fizyolojik aralıkta tutar.