CPR sırasında, kan ve oksijenin hayati organlara dolaşmasına yardımcı olmak için kişinin göğsünü kuvvetli bir şekilde aşağı doğru bastırırsınız. Bu, göğüs kaslarınızı zorlayabilir ve çalıştırabilir, bu da potansiyel olarak ağrıya veya kas yorgunluğuna yol açabilir. Ek olarak, CPR gerçekleştirirken aşırı güç veya yanlış teknik kullanırsanız göğüs ağrısına katkıda bulunabilirsiniz.
CPR sonrası göğüs ağrısı yaşama olasılığını etkileyebilecek bazı faktörler şunlardır:
1. Yoğunluk ve Süre: Göğüs kompresyonları ne kadar güçlü ve uzun süreli olursa, göğüs ağrısının ortaya çıkma olasılığı da o kadar artar.
2. Fiziksel Uygunluğunuz: Düzenli olarak fiziksel aktivitelere katılmayan kişiler, CPR yaptıktan sonra ağrı hissetmeye daha yatkın olabilirler.
3. Altta yatan Tıbbi Durumlar: Önceden kalp veya göğüs rahatsızlıkları olan kişiler, CPR'nin fiziksel stresine karşı daha duyarlı olabilir.
4. CPR Tekniği: Elin uygunsuz veya yanlış konumlandırılması, yanlış kompresyon derinliği veya CPR sırasında göğsün yetersiz geri tepmesi kaslarınızdaki gerilimi artırabilir ve ağrıya katkıda bulunabilir.
5. Yaş ve Cinsiyet: Yaşlı bireylerin ve kadınların yaşa bağlı kas kaybı ve kas gücündeki farklılıklar nedeniyle CPR sonrasında göğüs ağrısı yaşama olasılıkları daha yüksek olabilir.
Genellikle CPR sonrası ağrı veya rahatsızlık birkaç gün içinde azalacaktır. Göğüs ağrısı kalıcı veya şiddetli ise, altta yatan tıbbi sorunları dışlamak için bir sağlık uzmanına başvurmak önemlidir.
CPR sonrasında göğüs ağrısı riskini en aza indirmek için uygun eğitimden emin olun ve elin uygun şekilde yerleştirilmesi, doğru kompresyon derinliği ve kompresyonlar arasında göğsün tamamen geri çekilmesine izin verilmesi dahil önerilen teknikleri izleyin. Gerektiğinde ara verin ve uzun süre CPR yapıyorsanız başkalarından yardım isteyin.