ICD'nin varlığı, CPR'nin etkinliğini etkilemez çünkü defibrilatör kalbin sol ventrikülüne implante edilirken CPR, kalp üzerinde sternumun göğüs kompresyonlarına odaklanır. Otomatik harici defibrilatör (AED) pedleri, ICD ile etkileşimi önleyecek şekilde hastanın göğsüne özel bir konfigürasyonda yerleştirilir.
ICD'li bir hastada CPR gerçekleştirirken dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar şunlardır :
- ICD'nin varlığını tanımlama :Derinin altında, genellikle göğsün sol tarafında, kabarık bir alan veya çıkıntı olup olmadığına bakın. ICD görülebilir veya hissedilebilir olabilir ve görünür bir yara izi de eşlik edebilir.
- ICD'ye dokunmayın veya üzerine basmayın :Uygunsuz şok vermesini veya hasara neden olmasını önlemek için CPR sırasında ICD'ye doğrudan baskı veya manipülasyondan kaçınmak önemlidir.
- AED pedlerini yönergelere göre yerleştirin :Üretici tarafından önerildiği şekilde ve mevcut CPR yönergelerine göre pedleri göğüs üzerinde uygun yerlere yerleştirmek için AED talimatlarını izleyin. Modern AED'ler, ICD'nin varlığını otomatik olarak algılayan ve buna uyum sağlayan gelişmiş algoritmalara sahiptir.
- CPR'ye normal şekilde devam edin :Göğüs kompresyonları, kurtarma nefesleri (eğitimli ve uygunsa) ve endikeyse AED kullanımı da dahil olmak üzere önerilen kılavuzlara göre CPR gerçekleştirin. AED, ICD'nin varlığına bakılmaksızın hastanın kalp ritmini analiz edecek ve şokun gerekli olup olmadığına karar verecektir.
- ICD şok veriyorsa :ICD, CPR sırasında bir şok verirse, şok tamamlanana kadar göğüs kompresyonlarına kısa bir süre ara verin ve ardından mümkün olan en kısa sürede CPR'ye devam edin.
ICD'li bir hastada CPR gerçekleştirirken sağlık profesyonelleri ile etkili iletişim çok önemlidir çünkü onlar, ICD'nin spesifik tipine ve hastanın durumuna bağlı olarak ek rehberlik sağlayabilirler.