İnsan gözü çalışmayı bıraktığında şunlar olur:
1. Görme Bozukluğu: Göz işlevselliğini yitirdikçe net görme yeteneği de tehlikeye girer. Bireyler bulanık görme, keskinliğin azalması ve nesneleri ayırt etmede zorluk yaşayabilir. Renkler soluk görünebilir ve çevresel (yan) görüş daralabilir.
2. Işık Hassasiyeti: Göz ışığa karşı daha duyarlı hale gelir, bu da rahatsızlığa ve parlamaya neden olur. Bu, gündüzleri parlak ortamlarda ve hatta dışarıda olmayı zorlaştırabilir.
3. Görme Keskinliği Kaybı: Görmenin keskinliğini ve netliğini ifade eden görme keskinliği giderek azalır. Bu, okumayı, yüzleri tanımayı ve ayrıntılı görevleri gerçekleştirmeyi zorlaştırır.
4. Gece Körlüğü: Düşük ışıkta veya gece koşullarında görme zorluğu (nyctalopia) yaşanabilir. Bunun nedeni, gözün karanlığa uyum sağlama yeteneğinin tehlikeye girmesidir.
5. Skotomlar (Kör Noktalar): Görme alanında görme kaybı yamaları veya kör noktalar (skotomlar) gelişebilir. Bu kör noktalar merkezi veya çevresel görüşü engelleyerek okuma, yürüme ve nesneleri tanıma gibi günlük aktiviteleri etkileyebilir.
6. Tam Körlük: Tam körlük durumunda kişi tüm ışık algısını kaybeder ve hiçbir şey göremez. Bununla birlikte, tamamen kör olan bazı kişiler, bir ışık kaynağının yönünü algılama veya ışık hissini (ışık algısı olarak bilinir) deneyimleme yeteneğini hâlâ koruyabilir.
7. Uyarlanabilir Mekanizmalar: Beyin bazen işitme ve dokunma gibi diğer duyulara daha fazla güvenerek görme kaybına uyum sağlayabilir. Bu nöroplastisite, bireylerin çevrelerinde gezinmek için telafi edici mekanizmalar geliştirmelerine olanak tanır.
Körlüğün, kişinin bağımsızlığı ve günlük görevleri yerine getirme yeteneği de dahil olmak üzere yaşam kalitesi üzerinde derin bir etkisi olabileceğini unutmamak önemlidir. Erken teşhis, uygun tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetleri, görme kaybı olan bireylerin uyum sağlamasına ve kalan görsel yeteneklerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olabilir.