Kan alma uygulamasının tarihi Antik Yunan ve Mısır'a kadar uzanıyor ve 19. yüzyıla kadar Avrupa'da yaygın olarak uygulanıyordu. Genellikle baş ağrıları, ateş ve hatta akıl hastalıkları dahil olmak üzere çeşitli durumların tedavisinde kullanıldı. Hatta bazı durumlarda kan alma, sağlığı korumak ve hastalıkların ortaya çıkmasını önlemek için önleyici bir tedbir olarak bile kullanılıyordu.
Kan alma için kullanılan veneseksiyon, sülük ve hacamat dahil olmak üzere çeşitli farklı yöntemler vardı. Venezeksiyon en yaygın yöntemdi ve kol veya bacaktaki bir damarın kesilip kanın dışarı akmasına izin verilmesini içeriyordu. Sülükler aynı zamanda kan almak için de kullanılıyordu ve deriye sürülerek dolana kadar kan emmesine izin veriliyordu. Hacamat, ısıtılmış kapların cilde yerleştirilmesini içeriyordu; bu, kanı yüzeye çeken bir vakum yarattı.
Kan almak bir zamanlar yaygın bir uygulama iken artık etkisiz ve zararlı olduğu kabul edilmektedir. Aslında kan almak bazı tıbbi durumları kötüleştirebilir ve anemi, enfeksiyon ve hatta ölüm gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Günümüzde kan alma işlemi yalnızca çok nadir durumlarda, örneğin kişinin kanında çok fazla demir bulunması durumunda kullanılmaktadır.