1. Genişletmek veya genişletmek için :Genişlemek, boyut veya kapsam olarak daha geniş veya daha büyük olmak anlamına gelebilir.
- Örnek:Azalan ışığa tepki olarak gözbebekleri genişledi.
- Örnek:Şirketin büyüme stratejisi, yeni bölgelere girerek pazar erişimini genişletmeyi içeriyor.
2. Bir açıklığı büyütmek için :Dilate aynı zamanda bir açıklığın genişletilmesi sürecini de ifade edebilir.
- Örnek:Doktor, işlemi gerçekleştirmeden önce rahim ağzını genişletmek için dilatör kullandı.
- Örnek:Köprünün inşası, artan su akışını karşılamak için nehir kanalının genişletilmesini gerektiriyordu.
3. Zayıflamak veya zayıflatmak :Tıp bağlamında dilate, zayıflamak veya sakatlanmak anlamına gelebilir.
- Örnek:Dilate kardiyomiyopati, kalp kasının büyüyüp zayıflayarak pompalama kabiliyetini tehlikeye attığı bir durumdur.
- Örnek:İlaç kan damarlarının genişlemesine neden olarak hipotansiyona (düşük kan basıncı) yol açabilir.
4. Ertelemek veya uzatmak için: Yasal bağlamlarda uzatma, işlemleri veya son teslim tarihlerini ertelemek veya geciktirmek anlamına gelebilir.
- Örnek:Mahkeme, ek delil toplanmasına olanak sağlamak amacıyla yargılama sürecinin uzatılması yönündeki başvuruyu kabul etti.
5. Ayrıntılı bilgi vermek veya ayrıntılı bilgi vermek :Akademik yazılarda dilate, bir konuyu detaylandırmayı veya daha fazla bilgi sağlamayı tanımlamak için kullanılabilir.
- Örnek:Yazar, olayın tarihsel bağlamını detaylandırma fırsatını değerlendirdi.
6. Güzel konuşmak :Nadir durumlarda dilate, anlamlı veya ayrıntılı konuşmayı ifade edebilir.
- Örnek:Politikacı, kamuya açık konuşmalarında herhangi bir konuyu genişletme yeteneğiyle biliniyordu.
Amaçlanan anlamını doğru bir şekilde anlamak için "genişletme" kelimesinin kullanıldığı bağlamı dikkate almak önemlidir.