Miazma Teorisi :Bu, 18. ve 19. yüzyılın başlarında yaygın olarak kabul edilen bir inançtı. Miasma, bataklıklardan, bataklıklardan ve diğer nemli, çürüyen organik maddelerden çıktığı düşünülen zararlı duman veya buharlara atıfta bulunuyordu. Bu miyazmaların sarı humma da dahil olmak üzere hastalık taşıdığına inanılıyordu.
Bulaşma Teorisi :Bu teori, sarı hummanın enfekte bir kişiyle veya onun kıyafetleri, yatak takımları veya diğer eşyalarıyla doğrudan temas yoluyla bulaştığını ileri sürdü. Bu fikir, hastalığın enfekte bireylerin yakın temasta bulunduğu kişiler arasında yayıldığına dair kanıtların birikmesiyle ilgi kazandı.
İklim ve Coğrafya :Bazı ilk gözlemciler, sarıhumma salgınları ile belirli coğrafi yerler ve iklim koşulları, özellikle de yüksek nem ve sıcak sıcaklıklara sahip tropikal ve subtropikal bölgeler arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Bu durum hastalığın ortaya çıkmasında ve yayılmasında iklim ve coğrafi faktörlerin önemli rol oynadığı fikrini doğurdu.
Su Kirliliği :19. yüzyılın başlarında bazı doktorlar sarı hummanın kuyu veya sarnıç gibi kirli su kaynaklarından bulaşabileceğini öne sürdü. Bu hipotez, hastalığın sıklıkla sanitasyon ve su filtrelemenin zayıf olduğu bölgelerde meydana geldiği yönündeki gözlemlere dayanıyordu.
Bu ilk açıklamaların sarı hummanın gerçek nedeni hakkında bilimsel bir anlayışa sahip olmadığını belirtmek önemlidir. Aedes aegypti sivrisineğinin birincil bulaşma vektörü olarak spesifik rolünün keşfedilmesi, hastalığın anlaşılmasında ve önlenmesinde devrim yaratacak şekilde 19. yüzyılın sonlarına kadar keşfedilmedi.