Şiddetli hafıza kaybı yaşayan bir kişinin hâlâ eskisi gibi olup olmadığı karmaşık bir felsefi ve psikolojik sorudur. Hafızasının tamamen silindiği, bu kişilerin tamamen farklı inanç, değer ve tavırlara sahip olduğu durumlar da vardır. Hatta tamamen farklı bir zaman diliminde yaşadıklarına bile inanabilirler. Bu durumlarda kişinin eskisi gibi olduğunu iddia etmek zordur. Bununla birlikte, şiddetli hafıza kaybı yaşayan kişilerin hâlâ bir kimlik duygusuna sahip olduğu ve hatta geçmişlerinin parçalanmış kısımlarını bile hatırlayabildiği durumlar da vardır. Bu durumlarda, kişinin hayatının birçok detayı kaybolsa bile, kimliğinin aynı kaldığını iddia etmek daha doğru olabilir.
Kişinin aynı kalıp kalmadığına cevap verebilmek için, amnezi oluştuktan sonra kişinin karakterini değerlendirmek gerekir. Kişilikleri, inançları, değerleri aynı kalırsa psikolojik açıdan hala aynı kişi olduklarını söylemek mümkündür. Kişinin anıları değişmiş olabilir ancak temel kimliği hâlâ sağlam kalmış olabilir. Sonuçta, şiddetli hafıza kaybı yaşayan bir kişinin hâlâ eskisi gibi olup olmadığı sorusunun cevabı, onun kimliğinin hangi yönünü dikkate aldığımıza bağlıdır:psikolojik benliğini oluşturan anılar, inançlar ve değerler mi, yoksa onun altında yatan öz. bu zihinsel özellikler değişse bile aynı kalır.