16 Haziran 1902'de Hartford, Connecticut'ta doğan McClintock, küçük yaşlardan itibaren bilime olan yeteneğini gösterdi. 1923 yılında Cornell Üniversitesi'nden botanik alanında lisans derecesini aldı ve çalışmalarına Cornell'de devam ederek botanik alanında yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı.
McClintock'un en önemli katkıları mısır (mısır) üzerine yaptığı araştırmalardan geldi. Mısır bitkilerinin kromozomlarını incelemek için mikroskopi ve sitolojik teknikleri kullandı. Gözlemleri sonucunda genlerin kromozomlar üzerinde sabit varlıklar olmadığını, bir yerden diğerine hareket edebildiklerini keşfetti. Bu devrim niteliğindeki bulgu, o dönemde yerleşik genetik anlayışına meydan okudu ve yeri değiştirilebilen elementlerin modern alanının temelini attı.
McClintock'un çalışmaları uzun yıllar boyunca büyük ölçüde tanınmadı. Bilim camiası başlangıçta onun keşiflerini şüpheyle karşıladı ve bulgularını eser olarak değerlendirdi. Ancak 1951'de kanıtlarını "Mısırdaki Değişken Lokusların Kökeni ve Davranışı" başlıklı dönüm noktası niteliğindeki bir makalede sundu. Bu sunum kariyerinde bir dönüm noktası oldu ve çığır açan araştırmalarıyla tanınmaya başladı.
1983 yılında McClintock, transpozonları keşfetmesi nedeniyle Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü aldı. Bilimlerde paylaşılmayan Nobel Ödülü'nü alan ilk kadın oldu. Nobel Ödülü'nü kazanması, çalışmalarının geniş çapta tanınmasını sağladı ve 1992'de 90 yaşında vefat edene kadar genetik alanına katkıda bulunmaya devam etti.
McClintock'un çığır açan keşifleri genetik, moleküler biyoloji ve genetik sistemlerin evrimi konusundaki anlayışımızı önemli ölçüde ilerletti. Öncü araştırması, hareketli genlerin varlığını ve mekanizmalarını ortaya koydu ve yeri değiştirilebilen unsurlara ilişkin modern araştırmanın temelini attı. Günümüzde transpozonların çeşitli organizmalarda genom yapısını, fonksiyonunu ve evrimini şekillendirmede önemli roller oynadığı bilinmektedir.
Barbara McClintock'un olağanüstü bir bilim adamı, genetik alanında öncü ve Nobel Ödülü sahibi olarak mirası, yaşamın karmaşıklıklarını anlama konusunda gelecek nesil araştırmacılara ilham vermeye ve motive etmeye devam ediyor.