1. Özellikle şaşkınlık veya merak anında ağzını sonuna kadar açmak:
-Sihirbaz şapkasından tavşan çıkardığında seyirciler hayretle bakakaldı.
2. Genellikle şaşkınlık, şaşkınlık veya merakla ağzı açık bakmak:
- Devasa pastaya ağzı açık baktı, gözlerine inanamadı.
3. Özellikle çirkin bir şekilde açık veya geniş olmak:
- Çatıdaki açık deliğin acilen onarılması gerekiyordu.
4. Geniş veya açık bir alana sahip olmak veya geniş veya açık bir alanla bölünmüş olmak:
- Vadi iki dağın arasında boşluk bırakıyordu.
5. Bir şeyi özlemek veya özlemek:
- Özgürce seyahat edebileceği günlerin özlemini çekiyordu.
6. (Bir yaranın veya yaralanmanın) açık ve kanayan olması:
- Doktor, hastanın bacağındaki açık yarayla ilgilendi.