1. Bulaşıcı Hastalıklar:1800'lü yılların sonları, bağışıklamanın yaygınlaştığı ve etkili antibiyotiklerin olmadığı bir dönemdi. Bunun sonucunda kolera, tüberküloz, çiçek hastalığı, difteri ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar yaygındı ve çoğu zaman öldürücüydü. Bu hastalıklar, sanitasyonun zayıf ve hijyen uygulamalarının sınırlı olduğu yoğun nüfuslu şehirlerde hızla yayılabilir.
2. Kötü Temizlik:Birçok şehirde hijyen koşulları yetersizdi. Sokaklar çoğunlukla asfaltsızdı ve çöplerle doluydu ve insan atıkları uygun şekilde bertaraf edilmiyordu. Bu durum bakteri ve hastalıkların yayılması için uygun ortamlar yarattı.
3. Tıbbi Bilgi ve Tedavi Eksikliği:Günümüz standartlarına göre tıbbi bilgi ve tedaviler sınırlıydı. Pek çok hastalık yeterince anlaşılmamıştı ve etkili tedaviler ya mevcut değildi ya da geniş çapta erişilebilir değildi. Bu, artık kolayca tedavi edilebilen birçok hastalıkta yüksek ölüm oranlarına neden oldu.
4. Yetersiz Beslenme ve Yoksulluk:Bu dönemde yoksulluk yaygındı ve birçok insan yeterli beslenmeye erişimden yoksundu. Yetersiz beslenme bağışıklık sistemini zayıflatarak bireyleri hastalıklara karşı daha duyarlı hale getiriyor.
5. Doğum Komplikasyonları:Doğum kadınlar için özellikle tehlikeli bir olaydı. Modern tıbbi bakım olmadan hamilelik ve doğum sırasındaki komplikasyonlar yaygındı ve çoğu zaman ölümcüldü.
6. Sağlık Hizmetlerine Sınırlı Erişim:Sağlık hizmetlerine erişim, özellikle yoksul ve dışlanmış kişiler için sınırlıydı. Pek çok kişinin tıbbi bakıma gücü yetmiyordu ya da tıbbi tesislere erişimi yoktu.
Bu faktörler bir araya gelerek 1800'lerin sonlarında yüksek ölüm oranına katkıda bulundu. Tıbbi bilgi ilerledikçe, sanitasyon geliştikçe ve aşılama daha yaygın hale geldikçe, sonraki yıllarda ölüm oranı giderek azaldı.