Bununla birlikte, ölüm korkusuyla ilgili olarak söylenebilecek bazı genel noktalar var. Öncelikle ölümün yaşamın doğal bir parçası olduğunu unutmamak gerekir. Her canlı eninde sonunda ölür ve buna insanlar da dahildir. Ölüm korkulacak bir şey değil, yaşamın bir parçası olarak kabul edilmesi gereken bir şeydir. İkincisi, ölümden sonra ne olacağını bilmediğimizi unutmamak önemlidir. Öldükten sonra ne olacağına dair pek çok farklı inanç ve teori var ancak bunların hiçbiri kesin olarak kanıtlanamıyor. Bu belirsizlik korkutucu olabilir ama aynı zamanda özgürleştirici de olabilir. Öldükten sonra ne olmasını istediğimizi hayal etmemizi ve bu inançla teselli bulmamızı sağlar.
Son olarak, hayatlarımızı ölüm korkumuzu en aza indirecek şekilde yaşayabileceğimizi unutmamak önemlidir. Bunu hayatı dolu dolu yaşayarak, severek, sevilerek ve dünyada bir fark yaratarak yapabiliriz. Hayatımızı anlamlı ve tatmin edici bir şekilde yaşadığımızda ölümden korkma olasılığımız azalır. Zamanımızı en iyi şekilde değerlendirdiğimizi ve arkamızda kalıcı bir miras bıraktığımızı biliyoruz.
Sonuçta ölüm korkusu kişisel bir yolculuktur. Doğru ya da yanlış cevap yoktur. Önemli olan korkunuzla yaşamanın bir yolunu bulmak, ölüm karşısında huzuru ve kabullenmeyi bulmaktır.