Bir virüs vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi, istilacıyı ortadan kaldırmak ve hastalığa neden olmasını önlemek için çok yönlü bir saldırı başlatır. İlk savunma hattı, virüslerin vücuda girmesini ilk etapta engelleyebilen cilt ve mukoza zarlarından oluşan fiziksel bariyerdir. Virüs bu bariyeri aşmayı başarırsa, bağışıklık sisteminin bir sonraki savunma hattı doğuştan gelen bağışıklık tepkisidir.
Doğuştan gelen bağışıklık tepkisi, çeşitli hücre ve moleküllerin aracılık ettiği enfeksiyona karşı hızlı, spesifik olmayan bir yanıttır. Bunlar şunları içerir:
* Doğal öldürücü (NK) hücreler: Bu hücreler virüsle enfekte olmuş hücreleri tanıyabilir ve öldürebilir.
* Makrofajlar: Bu hücreler virüsler de dahil olmak üzere yabancı parçacıkları yutar ve yok eder.
* Nötrofiller: Bu hücreler enfeksiyon bölgelerine çekilen ve virüsleri öldüren toksik kimyasallar salabilen beyaz kan hücreleridir.
* Sitokinler: Bu proteinler, enfeksiyona tepki olarak bağışıklık hücreleri tarafından üretilir ve bağışıklık tepkisinin koordine edilmesine yardımcı olabilir.
Doğuştan gelen bağışıklık tepkisi virüsü temizleyemezse, bağışıklık sisteminin bir sonraki savunma hattı edinilmiş bağışıklık tepkisidir. Edinsel bağışıklık tepkisi, antikorların aracılık ettiği enfeksiyona karşı daha spesifik bir yanıttır. Antikorlar, B hücreleri tarafından üretilen ve virüslerin yüzeyindeki spesifik antijenlere bağlanabilen proteinlerdir. Bir antikor bir antijene bağlandığında virüsü nötralize edebilir ve hücrelere bulaşmasını önleyebilir.
Uyarlanabilir bağışıklık tepkisi aynı zamanda immünolojik hafızadan da sorumludur. Bağışıklık sistemi bir virüse maruz kaldığında virüsü "hatırlar" ve gelecekte virüsle tekrar karşılaşıldığında daha hızlı ve daha etkili bir bağışıklık tepkisi oluşturabilir. Bu nedenle virüse karşı aşı olan kişiler genellikle virüse tekrar maruz kaldıklarında hastalanmaktan korunurlar.
Bakterilere Karşı Bağışıklık Tepkisi
Bağışıklık sisteminin bakterilere verdiği yanıt virüslere verdiği yanıta benzer. İlk savunma hattı cilt ve mukoza zarlarının fiziksel bariyeridir. Bakteriler bu bariyeri aşmayı başarırsa, bağışıklık sisteminin bir sonraki savunma hattı doğuştan gelen bağışıklık tepkisidir.
Bakterilere karşı doğuştan gelen bağışıklık tepkisine, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli hücre ve moleküller aracılık eder:
* Nötrofiller: Bu beyaz kan hücreleri enfeksiyon bölgelerine çekilir ve bakterileri öldüren toksik kimyasallar salgılayabilir.
* Makrofajlar: Bu hücreler bakteriler dahil yabancı parçacıkları yutar ve yok eder.
* Doğal öldürücü (NK) hücreler: Bu hücreler bakterilerle enfekte olmuş hücreleri tanıyabilir ve öldürebilir.
* Sitokinler: Bu proteinler, enfeksiyona tepki olarak bağışıklık hücreleri tarafından üretilir ve bağışıklık tepkisinin koordine edilmesine yardımcı olabilir.
Doğuştan gelen bağışıklık tepkisi bakterileri temizleyemezse, bağışıklık sisteminin bir sonraki savunma hattı edinilmiş bağışıklık tepkisidir. Bakterilere karşı adaptif immün yanıta antikorlar ve T hücreleri aracılık eder. Antikorlar, B hücreleri tarafından üretilen ve bakterilerin yüzeyindeki spesifik antijenlere bağlanabilen proteinlerdir. Bir antikor bir antijene bağlandığında bakteriyi nötralize edebilir ve hücreleri enfekte etmesini önleyebilir. T hücreleri, bakterilerle enfekte olmuş hücreleri öldürebilen beyaz kan hücreleridir.
Uyarlanabilir bağışıklık tepkisi aynı zamanda immünolojik hafızadan da sorumludur. Bağışıklık sistemi bir bakteriye maruz kaldığında bakteriyi "hatırlar" ve gelecekte bakteriyle tekrar karşılaşıldığında daha hızlı ve daha etkili bir bağışıklık tepkisi oluşturabilir. Bu nedenle bir bakteriye karşı aşılanan kişiler genellikle bakteriye tekrar maruz kaldıklarında hastalanmaktan korunurlar.