1. Anında Etki: Kan bağışı işlemi sırasında donörden önemli miktarda kan (genellikle 450-470 mL civarında) alınır. Bu, dolaşımdaki kan hacmindeki toplam beyaz kan hücresi sayısında geçici bir azalmaya neden olabilir.
2. Nötropeni: Kan bağışından sonra en göze çarpan değişikliklerden biri, vücudun enfeksiyonlara karşı korunmasında çok önemli bir rol oynayan bir tür beyaz kan hücresi olan nötrofillerin sayısında azalma olan nötropenidir. Nötrofil sayıları bağıştan hemen sonra %20-30 oranında düşebilir, ancak genellikle birkaç gün içinde normale döner.
3. Lenfosit Değişiklikleri: Kan bağışı aynı zamanda T hücreleri ve B hücreleri de dahil olmak üzere lenfosit sayısını da etkileyebilir. Lenfosit sayılarında hafif bir azalma olabilir, ancak bu genellikle bir hafta içinde düzelir.
4. Kurtarma ve Uyarlama: Kan hücrelerinin üretiminden sorumlu olan kemik iliği, azalan kan hacmine ve beyaz küre sayısına hızla tepki verir. Tükenen depoları yenilemek için nötrofiller ve lenfositler de dahil olmak üzere yeni beyaz kan hücrelerinin üretimini hızlandırır.
5. Bağışıklık Fonksiyonu: Kan bağışından sonra beyaz küre sayılarında geçici değişiklikler olsa da bağışıklık sistemi yetkin ve işlevsel kalır. Vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneği genellikle tek bir kan bağışıyla tehlikeye atılmaz.
6. Uzun Vadeli Etki: Uzun bir süre boyunca düzenli kan bağışı, beyaz küre sayısında kademeli bir azalmaya neden olabilir, ancak bu etki genellikle küçüktür ve önemli bir sağlık sorunu oluşturmaz.
Kan bağışının güvenli ve faydalı bir eylem olduğunu ve beyaz küre sayımlarındaki kısa süreli değişikliklerin genellikle geçici olduğunu ve donörün sağlığı üzerinde kalıcı olumsuz etkileri olmadığını unutmamak önemlidir.