Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromuna (AIDS) neden olan virüs olan insan bağışıklık yetersizliği virüsü (HIV), modern tarihteki en önemli küresel sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Keşfi ve ardından gelen anlayış tıp alanlarını, halk sağlığını ve toplumun kendisini temelden değiştirdi. İşte HIV'in nasıl keşfedildiğine dair kısa bir genel bakış:
İlk gözlemler: 1980'lerin başında, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da önceden sağlıklı olan genç gey erkekler arasında Kaposi sarkomu ve Pneumocystis jirovecii pnömonisi (PCP) gibi alışılmadık fırsatçı enfeksiyonlar ve nadir kanser kümeleri gözlemlendi. Bu vakalar tipik kalıplara meydan okudu ve başlangıçta tıp camiasını şaşırttı.
Yeni bir retrovirüsün tanımlanması: 1983 yılında, Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden Fransız virologlar Luc Montagnier, Françoise Barré-Sinoussi ve Jean-Claude Chermann liderliğindeki bir ekip, lenfadenopati sendromlu (LAS) bir hastanın lenf düğümü biyopsisinden yeni bir retrovirüs izole etti. daha sonra HIV enfeksiyonunun erken belirtilerinden biri olarak kabul edildi. Virüse lenfadenopati ile ilişkili virüs (LAV) adı verildi.
Bağımsız keşif ve doğrulama: Aynı sıralarda, Bethesda, Maryland'deki Ulusal Kanser Enstitüsü'nden (NCI) Amerikalı virolog Robert Gallo liderliğindeki bir araştırma ekibi de AIDS'in olası viral etiyolojisini araştırıyordu. 1984 yılında Gallo'nun ekibi, AIDS ve AIDS öncesi rahatsızlıkları olan hastalardan insan T-lenfotropik virüs tip III (HTLV-III) adını verdikleri bir virüsün izole edildiğini bildirdi.
Virüsün kökenine ilişkin tartışma: Başlangıçta, Fransız ve Amerikan araştırma ekipleri arasında HIV virüsünün keşfinin kime atfedilmesi gerektiği konusunda bir anlaşmazlık vardı. Ancak daha sonra yapılan genetik analizler, her iki grup tarafından izole edilen virüslerin aynı olmasa da çok benzer olduğunu ortaya çıkardı. Sonunda, 1987'de Uluslararası Virüs Taksonomisi Komitesi (ICTV), virüsü insan bağışıklık yetersizliği virüsü (HIV) olarak tanımladı.
HIV-1 ve HIV-2'nin tanımlanması: Daha ileri araştırmalar, HIV'in iki farklı türünün tanımlanmasına yol açtı:HIV-1 ve HIV-2. HIV-1, dünya çapındaki HIV enfeksiyonlarının büyük çoğunluğundan sorumlu olan daha yaygın ve agresif bir türdür. HIV-2 daha az yaygındır ve ağırlıklı olarak Batı Afrika'da bulunur.
Devam eden araştırmalar ve gelişmeler: Keşfinden bu yana, HIV'i, bulaşmasını, patogenezini ve tedavisini anlamak için kapsamlı araştırma çalışmaları yapılmıştır. Etkili antiretroviral tedavilerin (ART) geliştirilmesi, HIV enfeksiyonunu ölümcül bir hastalıktan yönetilebilir bir kronik duruma dönüştürdü. Ancak araştırmalar HIV için bir tedavi geliştirmeye, viral rezervuarları ve gecikmeyi anlamaya ve uygun fiyatlı ve erişilebilir sağlık hizmetlerine olan ihtiyaç ile yeni enfeksiyonların önlenmesi de dahil olmak üzere süregelen zorlukları ele almaya odaklanmaya devam ediyor.
HIV'in keşfi, küresel sağlık üzerinde derin bir etki yarattı; viroloji, immünoloji ve hayat kurtarıcı tedavilerin geliştirilmesinde önemli ilerlemelere yol açtı. Devam eden HIV salgınını etkili bir şekilde ele almak ve dünya çapında etkilenen bireylerin yaşamlarını iyileştirmek için sürekli araştırma ve uluslararası işbirliği şarttır.