Giderek daha fazla mikroorganizma keşfedilip belirli hastalıklarla ilişkilendirildikçe, mikropların hastalığa neden olduğu fikri geniş çapta kabul görmeye başladı. Bu durum, el yıkama, yaraların kapatılması ve suyun kaynatılması gibi sanitasyon ve hijyen uygulamalarının geliştirilmesine yol açarak hastalık vakalarının azaltılmasına yardımcı oldu.
20. yüzyılın başlarında penisilin gibi antibiyotiklerin geliştirilmesi, mikroorganizmalar ve hastalıklar arasındaki bağlantıyı daha da sağlamlaştırdı. Antibiyotikler bakterileri öldürerek veya büyümesini engelleyerek çalışır ve bunların kullanımı bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde inanılmaz derecede başarılı olmuştur.
Tüm bu kanıtlara rağmen bazı insanlar hâlâ hastalıkların nedeninin mikroorganizmalar olmadığına inanıyor. Bu inanç genellikle bilimin yanlış anlaşılmasına veya hastalığın stres veya diğer yaşam tarzı faktörlerinden kaynaklandığı inancı gibi alternatif açıklamaların tercih edilmesine dayanmaktadır.
Sonuç olarak, mikroorganizmalar ve hastalıklar arasındaki ilişki yüzyıllardır süren bilimsel kanıtlarla desteklenmektedir. Her ne kadar hâlâ bu ilişkiye karşı çıkanlar olsa da, bilim insanları arasındaki yaygın fikir birliği, mikroorganizmaların birçok hastalığın nedeni olduğu yönünde.