1. Isı Transferi: Buhar su buharı formundadır, yani molekülleri sıvı suya göre daha dağınıktır. Buhar ciltle temas ettiğinde moleküller hızla yayılıp cildin daha derinlerine nüfuz edebildiği için ısı daha hızlı aktarılır. Öte yandan sıvı suyun yoğunluğu daha yüksektir ve cilt yüzeyinde kalma eğilimi göstererek cildin doğal soğutma süreçlerinin daha etkili çalışmasına olanak tanır.
2. Yüksek Gizli Buharlaşma Isısı: Gizli buharlaşma ısısı, bir sıvıyı gaza dönüştürmek için gereken enerjidir. Buhar ciltte yoğunlaştığında bu enerji ısı olarak açığa çıkar ve ek yanmaya ve doku hasarına neden olur. Sıvı su bu faz değişimine uğramaz ve dolayısıyla bu şekilde ilave ısı açığa çıkarmaz.
3. İletişim Alanı: Buhar, eşit miktardaki sıvı sudan daha geniş bir yüzey alanına sahip olma eğilimindedir. Bu, buharın ciltle temas ettiğinde, cilt yüzeyinde daha geniş bir alanla temas etme şansının daha yüksek olduğu ve bunun sonucunda daha geniş bir yanık alanının oluştuğu anlamına gelir.
4. Cildin Geçirgenliği: Buhar, cildin doğal koruyucu katmanlarına sıvı suya göre daha kolay nüfuz edebilir. Buhar cilde temas ettiğinde cildin gözeneklerinin açılmasına neden olarak buharın ve ısının cilt dokularına daha derin nüfuz etmesine ve daha ciddi hasara neden olmasına neden olabilir.
5. Nem Tutma: Buhar, sıvı suya kıyasla ısıyı ve nemi cildin yüzeyinde daha uzun süre tutma eğilimindedir. Bu uzun süreli ısıya maruz kalma, daha derin ve ciddi yanıklara yol açabilir.
Yanıkların ciddiyetinin sıcaklık, temas süresi, etkilenen cilt bölgesi ve bireysel hassasiyet gibi çeşitli faktörlere bağlı olduğunu unutmamak önemlidir. Ancak genel olarak buhar, yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı aynı sıcaklıktaki eşit miktardaki sıvı suya kıyasla daha ciddi yanıklara neden olma eğilimindedir.