1. Oksijensiz Kan Dönüşü :Vücut dokularına oksijen taşıyan kan (oksijensiz kan), toplardamarlar yoluyla kalbe döner. Karbondioksit dahil atık ürünleri taşır.
2. Akciğer Dolaşımı :Vücut dokularından oksijeni alınmış kan kalbin sağ tarafına girer ve daha sonra pulmoner arterler yoluyla akciğerlere pompalanır. Bu, pulmoner dolaşımı, yani kanın akciğerlere dolaşımını başlatır.
3. Alveollerde Gaz Değişimi :Akciğerlerin içinde alveol adı verilen küçük hava keseleri gaz alışverişinden sorumludur. Alveolleri çevreleyen kılcal damarların çok ince duvarları vardır ve gazların etkili bir şekilde yayılmasını sağlar.
4. Karbon Dioksitin Difüzyonu :Karbondioksit, kandaki kısmi basıncının alveollere göre daha yüksek olması nedeniyle kılcal damarlardan alveollere yayılır. Konsantrasyon gradyanı karbondioksitin kandan hava boşluklarına hareketini kolaylaştırır.
5. Nefes verme :Nefes verme sırasında karbondioksit bakımından zengin hava akciğerlerden dışarı atılır ve karbondioksit vücuttan uzaklaştırılır. Eş zamanlı olarak oksijen açısından zengin taze hava akciğerlere çekilerek bir sonraki oksijen-karbondioksit değişim döngüsüne hazırlanır.
6. Hemoglobinin Rolü :Oksijen kanda hemoglobine bağlı olarak taşınırken, karbondioksit esas olarak üç şekilde taşınır:
- Basit Çözünme :Az miktarda karbondioksit doğrudan kan plazmasına karışır.
- Karbaminohemoglobin Oluşumu :Karbondioksitin bir kısmı hemoglobinin ve diğer proteinlerin amino asit yan zincirleriyle reaksiyona girerek karbaminohemoglobin oluşturur.
- Bikarbonat Oluşumu :Karbondioksitin çoğu (yaklaşık %70) karbonik anhidraz enzimi varlığında suyla reaksiyona girerek karbonik asit (H2CO3) oluşturur. Karbonik asit hızla hidrojen iyonlarına (H+) ve bikarbonat iyonlarına (HCO3-) ayrışır. Bikarbonat iyonları sodyum veya potasyum gibi diğer iyonlarla birleşerek sodyum bikarbonat (NaHCO3) veya potasyum bikarbonat (KHCO3) oluşturur. Bu işlem genellikle bikarbonat tamponlama sistemi olarak bilinir.
Karbondioksitin kandan uzaklaştırılması, vücutta solunum gazlarının uygun dengesinin korunmasını sağlar. Bu süreç, fizyolojik pH'ın korunması ve vücuttaki hücrelerin devam eden metabolik aktivitelerinin desteklenmesi için çok önemlidir.