Kriyoterapi, etkilenen dokunun tipik olarak sıvı nitrojen veya nitröz oksit olan bir kriyojen kullanılarak dondurulmasını içerir. Kriyojen, kriyoprob adı verilen özel bir alet aracılığıyla doğrudan rahim ağzına uygulanır. Aşırı soğuk, etkilenen bölgedeki hücrelerin donmasına ve ölmesine neden olur. Ölü doku zamanla dökülerek geride sağlıklı doku kalır.
Kriyoterapi genellikle CIN için güvenli ve etkili bir tedavi olarak kabul edilir. Ancak herhangi bir tıbbi prosedür gibi, bunun da potansiyel komplikasyonları veya yan etkileri olabilir. Kriyoterapinin olası bir yan etkisi rahim ağzının hasar görmesidir. Bu hasar potansiyel olarak doğurganlığı etkileyebilir ve hamile kalmayı zorlaştırabilir.
Rahim ağzına zarar verme riski ve bunun doğurganlık üzerindeki etkisi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır:
- CIN'in kapsamı :CIN genişse veya rahim ağzında geniş bir alanı kapsıyorsa, rahim ağzında hasar riski ve doğurganlık üzerinde potansiyel etki riski daha yüksektir.
- CIN'in konumu :Serviks açıklığının yakınında (dış os) yer alan CIN'in servikse zarar verme ve doğurganlığı etkileme olasılığı, serviksin daha derinlerinde (endoservikal kanal) bulunan CIN'e kıyasla daha yüksektir.
- Kriyoterapi tedavilerinin sayısı :Çoklu kriyoterapi tedavileri rahim ağzının hasar görmesi riskini ve bunun doğurganlık üzerindeki etkisini artırabilir.
- Bireysel faktörler :Bazı kadınlar, diğerlerine kıyasla kriyoterapi sonrasında serviks hasarına ve bunun doğurganlık üzerindeki etkisine karşı daha duyarlı olabilir.
Prosedüre başlamadan önce kriyoterapinin potansiyel risklerini ve faydalarını sağlık uzmanınızla görüşmeniz önemlidir. Bireysel durumunuzu değerlendirebilirler ve doğurganlık üzerindeki herhangi bir etkinin olasılığını tartışabilirler. Kriyoterapinin doğurganlığınız üzerindeki potansiyel etkilerinden endişeleniyorsanız CIN için alternatif tedavi seçeneklerini değerlendirmek isteyebilirsiniz.