Veba'nın dikkat çekici yönlerinden biri de hastalığın ilerleyişini ve toplum üzerindeki etkisini tasvir etmesidir. Camus'nün yazıları canlı ve içten; ölü sayısı artarken Oran'ı pençesine alan dehşeti, korkuyu ve çaresizliği yansıtıyor. Roman, insan psikolojisinin ve bireylerin aşırı durumlara nasıl tepki verdiklerinin derinlemesine araştırılmasını sağlar. Bazı karakterler umutsuzluğa ve ümitsizliğe yenik düşerken, bazıları da diğerleriyle olan dayanıklılıklarından ve dayanışmalarından güç buluyor.
Camus'nün yazıları felsefi ve semboliktir; vebayı insan yaşamının daha büyük varoluşsal ikilemleri için bir metafor olarak kullanır. Karakterler ölümlülük, varoluşun anlamı ve iyinin ve kötünün doğası gibi sorularla boğuşuyor. Roman, hayatın saçmalığı, amaç arayışı ve insanın zorluklar karşısında şefkat ve direnç gösterme kapasitesi gibi temaları ele alıyor.
Veba aynı zamanda toplumsal sistemlere ve kurumlara yönelik bir eleştiri de sunuyor. Camus, yetkililerin salgını kontrol altına alma çabalarını tasvir ederek bürokrasinin ve tıbbi sistemin sınırlamalarına ve başarısızlıklarına dikkat çekiyor. Roman, varoluşsal krizleri ele almada bilimin, dinin ve sosyal yapıların rolüne ilişkin soruları gündeme getiriyor.
İlgi çekici anlatımı ve düşündürücü temaları sayesinde Veba, okuyuculara insanlık durumu hakkında güçlü bir meditasyon sunuyor. Dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerde yankı uyandırmaya devam eden, hayatın karmaşıklıkları, kırılganlıklarımız ve ortak insanlığımız üzerine düşünmeye teşvik eden klasik bir edebiyat eseridir.