1. Erken Gözlemler: Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar gibi kültürlere ait binlerce yıl öncesine ait eski yazılar ve tıbbi metinler, işitme güçlükleri ve bunların nedenlerine ilişkin açıklamalar ve gözlemler içerir.
2. Aristoteles ve Galen: MÖ 4. yüzyıl civarında Aristoteles gibi Yunan filozofları ve Galen gibi doktorlar kulağın anatomisi ve işlevinin anlaşılmasına önemli katkılarda bulundular.
3. Orta Çağ: Orta Çağ boyunca bilim adamları işitme kaybını araştırmaya ve belgelemeye devam ettiler, ancak bu alan ileri tıbbi teknolojinin eksikliği nedeniyle sınırlıydı.
4. Rönesans ve Bilimsel Devrim: Rönesans ve Bilimsel Devrim yeni gözlem ve deney yöntemleri getirdi. 16. yüzyılda Andreas Vesalius iç kulağın ayrıntılı anatomik çizimlerini yaptı ve Giovanni Battista della Porta farklı işitme kaybı türlerini tanımladı.
5. Modern Tıp ve Teknoloji: 19. yüzyıldan itibaren modern tıp ve teknoloji, işitme kaybının anlaşılması ve tedavisinde önemli ilerlemeler kaydetti. Kilometre taşları arasında 1800'lerin sonlarında işitme hassasiyetinin hassas ölçümüne olanak tanıyan odyometrenin geliştirilmesi yer alıyor.
6. 20. Yüzyıl Araştırma ve Yeniliği: 20. yüzyılda odyoloji ve kulak burun boğaz biliminde hızlı ilerlemeler görüldü. Kayda değer ilerlemeler arasında işitme cihazlarının geliştirilmesi, otoskleroz gibi durumlar için cerrahi teknikler ve bazı işitme kaybı türlerinde genetiğin rolünün keşfedilmesi yer almaktadır.
7. Şimdiki Gün: Son yıllarda işitme bilimleri alanı, devam eden araştırmalar ve teknolojik yeniliklerle gelişmeye devam ediyor. Buna dijital işitme cihazlarının, koklear implantların geliştirilmesi ve genetik tanı ve tedavideki gelişmeler de dahildir.