Endotel disfonksiyonunun temel özelliklerinden bazıları şunlardır:
1. Bozulmuş vazodilatasyon:Endotel, vazodilatasyon olarak bilinen bir süreç olan, kan damarlarının gevşemesine ve genişlemesine neden olan nitrik oksit (NO) gibi maddeleri serbest bırakır. Endotel disfonksiyonunda NO üretimi veya salınımı azalır, bu da vazodilatasyonun bozulmasına ve kan akışına karşı direncin artmasına neden olur.
2. Artan inflamasyon:Endotel, kan damarlarındaki inflamatuar yanıtın düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar. Endotel disfonksiyonu, pro-inflamatuar moleküllerin üretiminin artması ve anti-inflamatuar moleküllerin üretiminin azalması ile karakterize edilen kronik inflamasyona yol açabilir.
3. Artan oksidatif stres:Endotel disfonksiyonu sıklıkla artan oksidatif stresle, yani reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretimi ile vücudun antioksidan savunma sistemleri arasındaki dengesizlikle ilişkilidir. Oksidatif stres endotel hücrelerine zarar verebilir ve endotel disfonksiyonunun gelişmesine katkıda bulunabilir.
4. Artan tromboz:Endotel disfonksiyonu endotelin antitrombotik özelliklerini bozarak kan pıhtısı oluşumu (tromboz) riskinin artmasına neden olur. Endotel normalde trombosit agregasyonunu önleyen ve kan pıhtılarının parçalanmasını destekleyen maddeler salgılar. Endotel disfonksiyonunda bu koruyucu mekanizmalar bozulur.
5. Bozulmuş anjiyogenez:Yeni kan damarları oluşturma süreci olan anjiyogenez, doku büyümesi, onarımı ve iyileşmesi için gereklidir. Endotel disfonksiyonu anjiyogenezi bozabilir, doku ve organlara yetersiz kan akışına yol açabilir.
Endotel disfonksiyonu genellikle yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, sigara içme, obezite ve fiziksel hareketsizlik gibi risk faktörleriyle ilişkilidir. Aynı zamanda genetik faktörlerden ve bazı tıbbi durumlardan da etkilenir. Endotel disfonksiyonunun değerlendirilmesi ve ele alınması, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve yönetilmesinin önemli bir yönüdür.