Bozulmuş T hücresi fonksiyonu:HBV enfeksiyonu, bağışıklık tepkisinde kritik bir rol oynayan T hücrelerinin fonksiyonunu bozabilir. Spesifik olarak, HBV, T hücrelerinin sayısında bir azalmaya yol açabileceği gibi, bu hücrelerin çoğalma ve bağışıklık tepkileri için gerekli olan sitokinleri üretme yeteneğinin bozulmasına da yol açabilir.
B hücresi fonksiyon bozukluğu:HBV enfeksiyonu, patojenlere karşı antikor üretmekten sorumlu olan B hücresi fonksiyonunu da etkileyebilir. Kronik HBV enfeksiyonu belirli antikorların üretiminde azalmaya yol açarak bireyleri diğer enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale getirebilir.
Bağışıklık tepkilerinin düzensizliği:HBV enfeksiyonu, proinflamatuar ve antiinflamatuar sitokinler arasında dengesizliğe neden olarak normal bağışıklık yanıtını bozabilir. Bu düzensizlik aşırı bağışıklık aktivasyonuna veya baskılanmasına neden olabilir ve bunların her ikisi de bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla etkili bir şekilde mücadele etme yeteneğini bozabilir.
Bağışıklık toleransı:Kronik HBV enfeksiyonunda, bağışıklık sistemi, HBV'yi yabancı bir istilacı olarak tanımadığı ve virüse karşı etkili bir bağışıklık tepkisi oluşturmadığı bir bağışıklık toleransı durumu geliştirebilir. Bu, virüsün vücutta kalmasına ve karaciğerde uzun vadeli hasara neden olmasına izin verebilir.
Gizli enfeksiyonların yeniden aktivasyonu:HBV enfeksiyonu ayrıca hepatit A ve Epstein-Barr virüsü gibi latent viral enfeksiyonların da yeniden aktivasyonuna yol açabilir. Bu, bağışıklık sistemini daha da tehlikeye atabilir ve ciddi enfeksiyon riskini artırabilir.
Genel olarak hepatit B enfeksiyonu, çeşitli bağışıklık hücrelerinin işlevini bozarak, bağışıklık tepkilerini bozarak ve bağışıklık toleransına neden olarak bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Bu zayıflamış bağışıklık sistemi, bireyleri diğer enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale getirir ve kronik karaciğer hastalığının ve HBV enfeksiyonuyla ilişkili diğer komplikasyonların gelişmesine katkıda bulunabilir.