1. Uzun ömür: Kadınlar genellikle erkeklerden daha uzun bir yaşam beklentisine sahiptir. Demans riski yaşla birlikte arttığından, daha uzun yaşayan kadın sayısı arttıkça, kadınlar arasında demansın genel prevalansı da artmaktadır.
2. Genetik faktörler: Demans riskinin artmasıyla ilişkili bazı genetik varyasyonlar kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır. Örneğin Alzheimer hastalığı için genetik bir risk faktörü olan ApoE-e4 aleli kadınlar arasında daha yaygındır.
3. Hormonal faktörler: Kadın üremesinde ve cinsel gelişiminde önemli rol oynayan bir hormon olan östrojenin nöroprotektif etkisi olabilir. Menopozdan sonra östrojen seviyelerinin düşmesi, kadınlarda demans riskinin artmasına katkıda bulunabilir.
4. Yaşam tarzı ve kardiyovasküler risk faktörleri: Kadınların genellikle obezite, yüksek tansiyon, diyabet ve fiziksel hareketsizlik gibi demansla ilişkili yaşam tarzıyla ilişkili ve kardiyovasküler risk faktörlerini yaşama olasılıkları daha yüksektir. Bu faktörler vasküler demans riskini artırabilir ve kadınlarda demans prevalansının genel olarak daha yüksek olmasına katkıda bulunabilir.
Demansın sadece kadınları etkileyen bir hastalık olmadığını unutmamak önemlidir. Erkeklerde de demans gelişebilir ve dünyanın bazı bölgelerinde demans prevalansı erkeklerde kadınlarla aynı, hatta daha yüksek olabilir.
Araştırmalar, erkekler ve kadınlar arasındaki demans prevalansındaki farklılıklara katkıda bulunan biyolojik, genetik, yaşam tarzı ve toplumsal faktörlerin karmaşık etkileşimini araştırmaya devam ediyor.