X ışınları vücuttan geçerken dokulardaki atomlar ve moleküller ile etkileşime girer. X ışınlarının bir kısmı dokular tarafından emilirken bir kısmı da saçılır. Emilen x-ışınlarının miktarı dokunun yoğunluğuna bağlıdır. Kemik gibi daha yoğun dokular, yumuşak doku gibi daha az yoğun dokulara göre daha fazla X-ışını emer.
Saçılan x-ışınları özel bir dedektör tarafından algılanarak görüntüye dönüştürülür. Ortaya çıkan görüntü vücuttaki dokuların farklı yoğunluklarını gösteriyor ve bu da doktorların tıbbi durumları teşhis etmesine yardımcı olabiliyor.
Röntgen ışınları değerli bir teşhis aracı olmasına rağmen vücut üzerinde bazı olumsuz etkileri de olabilir. X ışınlarıyla ilişkili ana risk, doku hasarı potansiyelidir. X ışınları, DNA da dahil olmak üzere vücuttaki hücrelere zarar verebilir. Bu hasar kansere yol açabilir.
X ışınlarından kaynaklanan doku hasarı riski nispeten düşüktür, ancak kişinin çektiği röntgen sayısı arttıkça bu risk artar. Bu nedenle yalnızca tıbbi açıdan gerekli olduğunda röntgen çektirmek önemlidir.
Doku hasarı riskini en aza indirmek için doktorlar, röntgen muayeneleri sırasında kullanılan radyasyon miktarını azaltacak adımlar atar. Ayrıca üreme organları gibi vücudun hassas bölgelerini korumak için özel kalkanlar kullanırlar.
Genel olarak x-ışınları güvenli ve etkili bir teşhis aracıdır. Ancak, sağlık bakımınız hakkında bilinçli kararlar verebilmeniz için röntgenle ilişkili potansiyel risklerin farkında olmanız önemlidir.