Ünlüler ve kamuoyuna mal olmuş kişiler, geri kalanımızı etkileyen zorluklara ve kusurlara karşı bağışık oldukları izlenimi nedeniyle sıklıkla kaidelere yerleştiriliyor. Onları daha yakından tanıdığımızda bu yanılsama kırılabilir. Tıpkı diğer insanlar gibi onların da güvensizlikleri, kişisel sorunları ve kırılganlıkları olduğunu görmek alışılmadık bir durum değil. Kamuoyuna sundukları kusursuz görünen görünüm, yakından bakıldığında parçalanabiliyor.
Öte yandan kahramanları ve rol modellerini kişisel düzeyde tanımak, onların gerçek büyüklüğünü de ortaya çıkarabilir ve bize beklenmedik şekillerde ilham verebilir. Hayatın karmaşıklıklarını zarafet ve kararlılıkla atlattıklarını gördüğümüzde, sıradan nitelikleri bizim gözümüzde olağanüstü hale gelebilir. Onların özgünlüğü, alçakgönüllülüğü ve tutkularına bağlılıkları, kahramanlığın olağanüstü başarılar veya şöhretle sınırlı olmadığını, bireylerin günlük yaşamlarında yaptıkları değer ve seçimlerde yattığını anlamamızı sağlayabilir.
Kahramanlarımızı yakından incelediğimizde onların hayal ettiğimiz yanılmaz, dokunulmaz figürler olmadığını görebiliriz. Bu farkındalık hem hayal kırıklığı yaratabilir hem de özgürleştirici olabilir. Hayal kırıklığı yaratıyor çünkü idealize edilmiş mükemmellik anlayışımıza meydan okuyor ama aynı zamanda özgürleştirici çünkü bize kahramanlığın seçilmiş bir azınlığa mahsus olmadığını gösteriyor; bu hepimizin içinde geliştirilebilecek bir niteliktir.
Sonuçta bir kahramanın gerçek ölçüsü bizden uzaklığı değil, yaşamlarımız üzerindeki etkisidir. İster uzaktan bize ilham versin ister kişisel olarak kalplerimize dokunsun, kahramanlar içimizdeki iyilik potansiyelini fark etmemize yardımcı olabilir ve bizi dünyada bir fark yaratmaya motive edebilir.