Pramoedya, Minke karakteri aracılığıyla sünnetin psikolojik etkisini ve sömürge yönetiminin daha geniş sonuçlarını araştırıyor. Minke, yalnızca sünnetin fiziksel acısından dolayı değil, aynı zamanda temsil ettiği sembolik iğdiş edilmeden dolayı da utanç ve aşağılanma duygusu hissediyor. Bunu, sömürge yönetimi altında erkeksi gücünün ve failliğinin kaybının bir işareti olarak görüyor. Bu utanç ve hayal kırıklığı daha sonra siyasi aktivizminde ve Hollandalı sömürgecilere karşı direnişinde kendini gösterir.
Pramoedya'nın romanında anlatılan sünnetten alınan dersler şöyle özetlenebilir:
Kültürel kimliğin kaybı :Sünnet gibi sömürgeci kural ve uygulamaların yerli geleneklere dayatılması, kültürel kimlik ve geleneklerin aşınmasını simgelemektedir.
Güç ve otorite :Sünnet deneyimi, sömürgecilerin sömürgeleştirilenler üzerinde kontrol uyguladığı sömürge toplumlarındaki güç dinamiklerini ve otorite yapılarını vurgular.
Direniş ve eylemlilik :Minke'nin sünnet sonrası yaşadığı utanç ve hayal kırıklığı duygusu, sömürgecilere karşı direnişin itici gücü haline gelir. Bu onun siyasi aktivizmi ve bağımsızlık mücadelesi için bir katalizör görevi görüyor.
Psikolojik etki :Pramoedya'nın sünnetin psikolojik etkilerini araştırması, sömürgeciliğin ve faillik kaybının daha derin psikolojik ve duygusal sonuçlarını ortaya çıkarıyor.
"Bumi Manusia" sömürgeci baskının ve kültürel kimlik, faillik ve zorluklar karşısında direnişin karmaşıklığının güçlü bir alegorisi olarak hizmet ediyor. Pramoedya Ananta Toer, sünnet metaforu üzerinden sömürgeciliğin kalıcı etkilerine ve buna tepki olarak ortaya çıkan yılmaz direniş ruhuna ışık tutuyor.